4.3.16

Ben ona Raif diyeyim siz de bana akıl verin.



Gidiyormuş.
Gitme ihtimali varmış.

Ben ona Raif diyeyim siz de bana akıl verin.

2014'ün Eylül ayında sanırım ilk defa o gülüşünü gördüm. O ana kadar farketmediğim adamı o an fark ettim. Aklımda ve arkamda bir adamı bırakmıştım. Dört senemi alan bir adamı kolayca arkamda bırakır mıyım? diye düşünürken onu gördüm. Beni eklediği hesabımdan 'Tanımıyorum ya' diye sildiğim adamı o an gerçekten gördüm. Bir anda açıldı kalbimin en güzel kapıları ki ben bunu nerdeyse bir buçuk sene sonra Kasım 22 gecesinde dillendirebildim.

O bir buçuk sene içinde tanıdık olmaktan bir tık öteye gidemedik. Ben ona hislerimi konuşmaya dökmeden belli etmek istedim o da bana olumluya yorabileceğim davranışlarıyla geldi. Bir kaç kez o eşsiz gülüşünü benim şapşallıklarıma attığı oldu. Herşeyi anladıysa bile beni dilden dile düşürmedi.

Takıntı diye geçmek isterdim. Takıntı olmadığı ortadaydı...
Ne aşk der dilden dile gezmesini sağlarım. Ne sevgi der olayı basitleştiririm. Ona duygularım şuan ki gençlerin arasında kullanılmayan herşey ama ne aşk ne de sevgi değil. Yanında birini gördüğümde 'O mutlu olsun da' diyerek her kıza ılımla yaklaştım. Bana kötü tek bir davranışı olmadı. Ağır durdu. Bir sözümle arkadaşımı işe aldı. Ben onun dudaklarından dökülen basit bir 'Kolay gelsin.' cümlesiyle üç gün mutlu gezindim. Bir kere doğum günümü yanıma gelip kutladı onunla doğum günlerimi sevdim. Bir kere 'kusura bakma' dedi ben onda hiç kusur göremedim.

Bu aralar durgun diye aklım hep onda. Ama ne derdini soracak kadar onun hayatındayım. Ne de derdini bana anlatacak kadar hayatımda...

Dirseğimi bir masaya bırakıp, başımı elimin içine koyup saatlerce onu izlemek istiyorum. Sakallarını uzattı ben onun suratını iki elim arasına alıp delicesine sevmek istiyorum. Suratı düşüyor gelip bana sorununu anlatsın istiyorum. Arkadaşım desin ona bile razı olayım. Ama beni bir şekilde hayatına alsın ve hayatımda olsun istiyorum. Belki ona sorsak o da bana dengesiz der ama olsun...

Bazen selamlaştık.
Bazen kısa sıradan bir konuşma oldu.
Bazen yüzüme bile bakmadı, ben de bakmadım.
Sonra beni başka bir sosyal medya hesabımdan takibe alıp fotoğraflarımı beğendi...Şimdiler de oradan çıkardı sadece iki yerde arkadaşız.

Şimdilerde duydum iş imkanı çıktığı için buradan gidebilirmiş. Ona ulaşmak amacıyla her arkadaşıyla muhabbet kurdum. Ama kimseye onu soramam.

Şubat yada Ocak ayının sonunda demiştim ki; "Raif bir gün bu şehirden gidebilir. Belki ben giderim. Bu yüzden bir kez olsun gözlerinin içine bakarak bendeki değerini ona anlatmak istiyorum."

Şimdi gidebilme ihtimalini öğrendim. Boğazıma bir yumru oturdu. Gözlerim doldu ama ben kolay ağlamayı da ağlamayı da pek sevmem. Gitmeden konuş diye başımın etini yiyen insanlar var. Konuşmayı istiyorum ama tanıdıktan öteye gidemediğimiz adamı nasıl konuşmaya çağırırım?

Çünkü ben ona whatsapp ya da facebook mesajıyla duygularımı dillendirmek istemiyorum. 'Seni seviyorum' falan demek değil derdim. Gülüşün varya... demek istiyorum. Umudum yok. Zaten ben hayata olumlu bakamam. Bakmam. Ama içimi dökmek belki de bir daha göremeyeceğim adama kalbimi açmak...

Ne kaybedeceğim? O mühim gururumu ayaklar altına mı alacağım? Umurumda değil. Ben hoşlandığı adama açık açık derdimi anlatan insanım. Dilim dönmüyorsa basit bir hoşlantı olmadığı içindir diyor şuan solumdaki...

Bir Sabahattin Ali dizesinde elimi tut desem?
Gel beni Piraye olmaktan kurtar desem?
Raif efendi sana sevilmenin en güzel tonunu yaşatacağım desem?
Sen bir güleceksin bana cennetin kapıları aralanacak mı desem?

O bu şehirden giderken benim kaybedecek neyim var ki?
Gururum mu?
İsmim mi?

Nazım giderse Piraye'den geriye ne kalır? Piraye o zaman Piraye olur mu?

3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Açılsan da açılmasan da bir yazgı vardır. Senin içinde beslediğinin aşk olduğunun farkına varacaktır. Bu şehirden o gitse de gitmesede o vardır. O yüreğinin tam ortasındadır. O da onu biliyor. Gurur yaptığından değil, erkekler biraz geç olgunlaşıyor. Ama sen onu seviyorsun. Sevgiyi küçüksememelisin. İyi bir aşk birlikte olsanız da olmasanızda bir gün bitecek, yerini sevgi ve dostluğa bırakacak. Aranızdaki bağlılık ister eş, ister arkadaş olsun, gerçek bir insan evladı olarak sen yücesin. Çünkü aşkı şimdiden kendi içinde yana yana yaşıyor ve ona olan aşkınla kavruluyorsun. Pi=şiyorsun ve olgnlaşıyorsun. Burada şunu da ifade etmek isterim; Ian Dallas "Gariplerin Kitabı"nda "Kalp kalbi bulur diyor. Çünkü sen arıyorsun ve onun kalbine düşüyorsun. O da bir sabah çil horoz öttüğünde birden hakikatin kucağına düşüverecek. O da aşktır. Ben böyle okuyorum. (Allah işlerinizi kolaylaştırsın.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farkına varması lazım zaten? Eğer ki varmamışsa zekası konusunda şüphelerim olabilir. Olgunlaşma konusunda çok haklısın. Belki bu şekilde olgunlaştığım için konuşma mevzusunu uzak tarihlere atıyorumdur. Teşekkür ederim.

      Sil